Türk film araştırmalarında yeni yönelimler - 15 : sinema ve Yeşilçam / yayına hazırlayan Deniz Bayrakdar.
Material type:
Item type | Current library | Shelving location | Call number | Copy number | Status | Date due | Barcode |
---|---|---|---|---|---|---|---|
Books | MEF Üniversitesi Kütüphanesi | Genel Koleksiyon | PN 1993.5 .T9 T87 2019 (Browse shelf (Opens below)) | Available | 0019925 |
Includes bibliographical references.
Retrospektifin Latince’deki hâli retrōspectus arkaya, geçmişe bakmak anlamına gelir. Sinema, her ne kadar progresif, ilerlemeye programlanmış bir mecra olmuşsa da bizi, ardında bıraktığına da döndürür. Biraz önce ne olduğunu hatırlamak isteriz. Bu tansiyon tarihsel, siyasal ve sosyokültürel dinamiklerden türeyen, yerini hep yenisine bırakan sinemasal akımları, onları analiz ederken değişip dönüşen güncel film çalışmalarını da içine alır. Ve elbette zamanla başkalaşan seyir deneyimlerini.
Hatırlamanın ne kadar dolambaçlı ve meşakkatli bir yolculuk ola-bileceğini Marcel Proust’tan biliyoruz. Elimizde olmadan, âniden gözümüzün önünde beliriveren, bizi hiç ummadığımız yerlere götüren imgelerin oluşturduğu hatırlama deneyimine gayri iradi bellek diyordu Proust. Sinemasal imgeler de, tarihle bu türden bağlar kurmamıza imkân tanımıyor mu? Türkiye Sineması’nın şimdiki zamanına bakarken, geçmişten birdenbire sızıp gelen, beklenmedik duygularla baş başa kalmıyor muyuz? Hatırlamak istemesek bile tarihin izleri hep ve hâlâ taze. Tıpkı Yeşilçam’ın günümüz sinemasına bıraktığı izler gibi.
Yeşilçam, uzun yıllar azımsanan ve unutulan bir dönem olarak kaldı Türkiye Sineması’nda. Geniş halk kitlelerine yayılmak istediği için popülistti; filmleri neredeyse aynı kumaştan dikilmiş gibi birbirini andırıyordu; hepsi mutlu sonla bitiyordu. Sinema kuramı çalışan entelektüeller oraya pek uğramadı. Oysa merhum müteveffa sinema yazarı Giovanni Scognamillo’nun dediği gibi, “Yeşilçam’ın bir mitolojisi vardı”. Kendine has bir ikonografisi ve ideolojisi; düşleri, tutkuları ve suçları.
Sahiden ne olmuştu biraz önce, Yeşilçam döneminde? Anlatı ve anlatım stratejilerini, star sistemini ve ekonomisini düşündüğümüzde nasıl bir tarihsel periyotla karşı karşıyayız? Yönetmen sinemalarından söz edebilir miyiz? Yeşilçam, kent ve taşra diyalektiğinde ne tür seyir kültürleri yeşertmiştir? Ve tüm bunlara günümüz Türkiye’sinden bakmak, nasıl bir hesaplaşma ve dönüşüme davetiye çıkarır? Türkiye Sineması’nın hafızasını yoklamaya çalışırken, bu sorulara yanıt arıyor
Ahmet Emin Bülbül
https://www.baglam.com/home/book/turk-film-arastirmalarinda-yeni-yonelimler-15