Avlular! Erivan’ın ruhunu, özünü oluşturan şey kiliseleri, idari binaları, tren istasyonları, tiyatrosu ve filarmoni binası, üç katlı alışveriş mağazası değil, işte bu avlulardır. Düz çatılar, merdivenler, küçük merdivenler, küçük koridorlar, küçük balkonlar, teraslar, küçük teraslar, çınarlar, incir ağacı, üzüm asması, küçük masalar, küçük banklar, geçitler, verandalar – hepsi uyumlu bir şekilde bir arada, kaynaşmış, birbirinin içine geçmiş, birbirinin içinden çıkmış… İşte avlular! Kaldırılmış örtünün altında şehrin canlı organizması – burada Doğu’ya özgü tüm yaşamı, yürekteki şefkati, bağırsak hareketlerini, sinir patlamalarını, kan bağını ve topluluğun gücünü görmek mümkün.
Ve ben burada dikilirken kendi Erivan’ımı inşa ediyorum; gül rengi tüfü, bazaltı, asfaltı ve kaldırım taşını, vitrin camını, Stalin ve Lenin heykellerini, Abovyan’ın, Şahumyan’ın, Çarents’in heykellerini, Anastas Migo-yan’ın sayısız portresini, yüzleri, konuşmaları, çılgın sürücüler tarafından sürülen arabaların öfkeli hızını ufalıyor, parçalara ayırıyor, içime çekiyor ve özümsüyorum. -backover- https://www.arasyayincilik.com/urun/taslar-ulkesine-yolculuk/?v=ebe021079e5a