Elimi tut yeter / Akgün Akova ; kapak fotoğrafı Anne Geddes ; arka kapak fotoğrafı Faruk Aydemir.
Material type:
Item type | Current library | Shelving location | Call number | Copy number | Status | Date due | Barcode |
---|---|---|---|---|---|---|---|
Books | MEF Üniversitesi Kütüphanesi | Genel Koleksiyon | PL 248 .A468 E45 2003 (Browse shelf (Opens below)) | Available | 0002292 |
Browsing MEF Üniversitesi Kütüphanesi shelves, Shelving location: Genel Koleksiyon Close shelf browser (Hides shelf browser)
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
No cover image available |
![]() |
![]() |
||
PL 248 .A4646 K67 2011 Kör bakkalın gözleri : "senfonik bir öykü" / | PL 248 .A4648 Ş44 2007 Şehir Mektupları / | PL 248 .A466 F45 2014 Felâtun Bey ile Rakım Efendi / | PL 248 .A468 E45 2003 Elimi tut yeter / | PL 248 .A468 Y55 2007 Yıkık bir çocuk bahçesi gibiydi yüzü / | PL 248 .A47 E47 2012- v.1 Eksik şiir / | PL 248 .A47 E47 2012- v.2 Eksik şiir / |
Çocukların soruları, kuşlara benzerler. Onlar, aklı havalandırma hareketleridir. Bu sorular, kimi zaman öyleleridir. Bu sorular, kimi zaman öylesine yükseklerden uçarlar ki, beynimizin dağları, ovaları ve kıvrımları bile çok aşağılarda kalır. Bu tür soruları boşluğa bırakanlardan biri de, benim uykusu bulutlu oğlum Fırat'tır: "Baba, kargalar neden kara biliyor musun ?", "Yumurtalar neden uçmuyor?"Fırat da, doğanın kaçınılmaz sonucu olarak bir gün büyüyecek. O zaman, onu sırtıma alıp sokaklarda gezdiremeyeceğim. Belki de, şimdi yaptığı gibi, elini başına koyup, "Baba, beni sırtına alsana!" demeyi bir gün kendiliğinden bırakacak. Onun çocukluğunun bittiğini belki o zaman anlayacağım. Yıllar sonra, sanki gizil bir kentten söz eder gibi, "Ben nasıl bir çocuktum baba, anlatsana!" diye soracak. Ben de, o zaman kendime "Şimdi ben o çocuğu nerde bulabilirim?" diye sormamak için, Fırat'ın dünyayı yeniden kuran sözlerini ve anlamı yerinden oynatan sorularını bir kenara yazmaya başladım. Önceleri, bunları yayınlamak aklımın ucundan bile geçmiyordu. Ama kirpi saçlı çocuğun sözleri öyle yerlere vardı ki, sıradanlığın sınırlarını zorlamaya başladı.Bu kitabın yazılışı bittiğinde, beş yaşını zamanın sıçrama tahtasından süt içtiği bardağa yuvarlayan Fırat soru sormayı sürdürüyordu: "baba, insanlar eskir mi?", " Anne baba ayrılınca önce hangisi evden gider?", "Fillerin neden gagası yok baba?"...Sanıyorum, içinde çocuk olan her evde bu kitabın benzerleri yazılıyor. Büyüklere rağmen !!!!