Lağımlaranası ya da Beyoğlu / Bilge Karasu.
Material type:
Item type | Current library | Shelving location | Call number | Copy number | Status | Date due | Barcode |
---|---|---|---|---|---|---|---|
Books | MEF Üniversitesi Kütüphanesi | Genel Koleksiyon | PL 248 .K37 L34 2004 (Browse shelf (Opens below)) | Available | 0001277 |
Browsing MEF Üniversitesi Kütüphanesi shelves, Shelving location: Genel Koleksiyon Close shelf browser (Hides shelf browser)
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
||
PL 248 .K37 H358 2007 Haluk'a mektuplar / | PL 248 .K37 K55 2014 Kılavuz / | PL 248 .K37 K57 2013 Kısmet büfesi / | PL 248 .K37 L34 2004 Lağımlaranası ya da Beyoğlu / | PL 248 .K37 N37 2012 Narla incire gazel / | PL 248 .K37 N4 1994 Ne kitapsız ne kedisiz / | PL 248 .K37 N4 2013 Ne kitapsız ne kedisiz / |
Bilge Karasu . Bütün Yapıtları 1014 Temmuz 1995'te yitirdiğimiz Bilge Karasu, ölümünden sonra yayımlanabileceğini düşündüğü metinler Füsun Akatlı'ya teslim etti. Okunacak, taranacak, ayıklanacak, bazen yeniden inşa edilecek bir bavul ve irici bir seyahat çantası dolusu "yazılı kâğıt"... Akatlı'nın iki buçuk yıllık titiz çalışmasının sonucunda iki kitap çıktı ortaya: Lağımlaranası ya da Beyoğlu'nda "anlatı" ya da "kurmaca" genel kategorisi içerisinde yer alması uygun olacak metinler toplandı; Karasu'nun yazdığı bir radyo oyunu ile iki opera librettosu da bu yapıta eklendi. Diğeri, Öteki Metinler'se denemeler, metinler, notlar, günlüklerden oluşuyor ve ortak paydaları "öteki" kavramı üzerine temellenmeleri. Füsun Akatlı şunları söylüyor: Tek kaygım; o titizlikte, o kılı kırk yarıcılıkta, o rafinelikte bir yazarı (ve bir insanı), kendisinin içine sinecek bir kılıkta okur karşısına çıkarabilmek oldu... Gerek karşılıklı konuşmalaramızda, gerek mektuplaşmalarımızda metinlerle ilgili olarak belirttiği kaygıları dikkate aldım. Bilge Karasu'nun yazar kimliğine ve 'yazı'sına olan aşinalığımın ve bağlılığımın yanı sıra; onun tamamlayıp son biçimini verecek vakti kalmadığını gayet iyi bilerek, bütün yazı, not, müsvedde hatta karalamalarını bana emanet etmesinden güç aldım. "Bu iki kitapla birlikte, dilimizin bu seçkin ustası ve tümyaşamını yazıya, yazına, dile, düşüne adımış bu çok özel insan, 65 yıllık ömrünün bitiverdiği yede bırakabildiği on bir kitap ile okuruyla karşı karşıya kalacak. Zaten onun istediği de bundan başka bir şey olmazdı. Notları alınmış, tamamlanmadan kalmış, çok düşünülmüş, tasarlanmış, azı yazılmış bütün yazıları için: 'Gün battı, yazık, arkalarında!' diyen benim. O, bunu bile demezdi."