Vahşi sürü/ Daniel Höra ; çeviren Dilman Muradoğlu ; yayın yönetmeni Müren Beykan.

By: Höra, Daniel, 1965- [author.]Contributor(s): Muradoğlu, Dilman [translator.] | Beykan, Müren [publishing director.]Material type: TextTextLanguage: Turkish Original language: German Series: On8 | On8. Roman ; 34.İstanbul : On8, 2015©2012 Edition: Birinci baskı: Mart 2015Content type: text Media type: unmediated Carrier type: volumeISBN: 9786059952255 (paperback)Uniform titles: Braune Erde. Turkish LOC classification: PZ33.H648 B7319 2015Summary: "Koşuyordum. Birkaç kez tökezledim, sonunda nefes nefese durup bir ağaca yaslandım ve yavaş yavaş ağacın dibine kaydım. Sadece birazcık dinlen, diye düşündüm. Sadece beş dakika. Başımı dizlerimin arasına gömdüm. Nasıl izin verdim beni kandırmalarına? Aptal da değildim ki. Çok kısa bir süre önce onların yanında yer aldığıma ve onların cinnetini paylaştığıma inanamıyordum." Almanya'nın doğusunda bir köyde, insanlar birbirinden kopuk, gelecekten beklentisiz, kül rengi bir rutin içinde sürdürüyorlardı hayatlarını. Siyasetten uzak, verimsiz yakınmalar içinde, tutunacak anlamlı şeylerin eksikliği içinde yaşıyorlardı. Altı yabancının gelişiyle, unutulmuş değerler ve ilişkiler yeniden canlanırken, herkesin yüzüne renk gelirken, sinsi bir şekilde köye sızan tehdidin kimse farkına varamadı. Bir sanatçi hariç... Yoksa her şey için geç mi kalınmıştı?..
Item type Current library Shelving location Call number Copy number Status Date due Barcode
Books MEF Üniversitesi Kütüphanesi
Genel Koleksiyon PZ 33 .H648 B7319 2015 (Browse shelf (Opens below)) Available 0010888

"Koşuyordum. Birkaç kez tökezledim, sonunda nefes nefese durup bir ağaca yaslandım ve yavaş yavaş ağacın dibine kaydım. Sadece birazcık dinlen, diye düşündüm. Sadece beş dakika. Başımı dizlerimin arasına gömdüm. Nasıl izin verdim beni kandırmalarına? Aptal da değildim ki. Çok kısa bir süre önce onların yanında yer aldığıma ve onların cinnetini paylaştığıma inanamıyordum." Almanya'nın doğusunda bir köyde, insanlar birbirinden kopuk, gelecekten beklentisiz, kül rengi bir rutin içinde sürdürüyorlardı hayatlarını. Siyasetten uzak, verimsiz yakınmalar içinde, tutunacak anlamlı şeylerin eksikliği içinde yaşıyorlardı. Altı yabancının gelişiyle, unutulmuş değerler ve ilişkiler yeniden canlanırken, herkesin yüzüne renk gelirken, sinsi bir şekilde köye sızan tehdidin kimse farkına varamadı. Bir sanatçi hariç... Yoksa her şey için geç mi kalınmıştı?..