Benim adım 1864 : Çerkes hikayeleri / Elbruz Aksoy ; editör Tanıl Bora ; yayına hazırlayan Dinçer Demirkent.

By: Aksoy, Elbruz [author.]Contributor(s): Bora, Tanıl, 1963- [editor.] | Demirkent, Dinçer [editor.]Material type: TextTextLanguage: Turkish Series: İletişim Yayınları | İletişim Yayınları ; 2548. | İletişim YayınlarıBugünün kitapları ; 2578.İstanbul : İletişim, 2018©2018 Edition: Üçüncü baskı: 2018Description: 287 pages; 20 cmContent type: text Media type: unmediated Carrier type: volumeISBN: 9789750523397 (paperback)Subject(s): Circassians | Circassians -- HistoryLOC classification: DK34.C57 A47 2018Summary: 1864 Sürgünü'yle Osmanlı ülkesine saçılan Çerkeslerin hikâyelerini anlatıyor bu kitap. Değişik coğrafyalarda, farklı tecrübelerden, başka başka cenderelerden geçmiş insanların hikâyelerini anlatıyor. "Çerkeslik" kimliği ve kaderi altında ortaklaşan ama aynı zamanda ayrılan yollar... Mazlumluk ve muktedir olanla özdeşleşme... Kimlik gururu ve "Kafkas Türkü" olarak asimilasyon... Hafızadan silinmeyen Kafkasya ve yeni vatanlar... "Türk ırkının necip güzelliğini" temsil eden "Çerkes prensesi" Keriman hanımdan, Çerkescesi tek kelimeden ibaret olana... "Köle"den "at hırsızı"na... "Ermeni yetimi" tutandan, "devletine hayırlı bir asker" olana... Her biri bir roman nüvesi barındıran "münferit" hayat hikâyeleri bir halkın gerçekliğinin farklı yüzlerine mercek tutuyor. "Uzun Çerkeskası açlıktan zayıflamış vücudunu örtmeye yetse de garipliğini saklayamıyordu. Belki bir at hırsızı, bir dağlı çoban, ya da bir asi köleydi... (...) İsmini sorduğumda, acı bir tebessümle 'Nıbjoğ,' demiştin bana. 'Ne önemi vardı bu kızıl kıyamette ismin, soyun, sülalenin. Bizden geriye bir tek bu şanlı kelime kalacak,' demiştin. Sen Nıbjoğ, ben Nıbjoğ, tüm isyankâr dağlılar artık tek bir ruh, tek bir isimdik."
Item type Current library Shelving location Call number Copy number Status Date due Barcode
Books MEF Üniversitesi Kütüphanesi
Genel Koleksiyon DK 34 .C57 A47 2018 (Browse shelf (Opens below)) Available 0012950

1864 Sürgünü'yle Osmanlı ülkesine saçılan Çerkeslerin hikâyelerini anlatıyor bu kitap. Değişik coğrafyalarda, farklı tecrübelerden, başka başka cenderelerden geçmiş insanların hikâyelerini anlatıyor. "Çerkeslik" kimliği ve kaderi altında ortaklaşan ama aynı zamanda ayrılan yollar... Mazlumluk ve muktedir olanla özdeşleşme... Kimlik gururu ve "Kafkas Türkü" olarak asimilasyon... Hafızadan silinmeyen Kafkasya ve yeni vatanlar... "Türk ırkının necip güzelliğini" temsil eden "Çerkes prensesi" Keriman hanımdan, Çerkescesi tek kelimeden ibaret olana... "Köle"den "at hırsızı"na... "Ermeni yetimi" tutandan, "devletine hayırlı bir asker" olana... Her biri bir roman nüvesi barındıran "münferit" hayat hikâyeleri bir halkın gerçekliğinin farklı yüzlerine mercek tutuyor. "Uzun Çerkeskası açlıktan zayıflamış vücudunu örtmeye yetse de garipliğini saklayamıyordu. Belki bir at hırsızı, bir dağlı çoban, ya da bir asi köleydi... (...) İsmini sorduğumda, acı bir tebessümle 'Nıbjoğ,' demiştin bana. 'Ne önemi vardı bu kızıl kıyamette ismin, soyun, sülalenin. Bizden geriye bir tek bu şanlı kelime kalacak,' demiştin. Sen Nıbjoğ, ben Nıbjoğ, tüm isyankâr dağlılar artık tek bir ruh, tek bir isimdik."