Mimarlık denince / Doğan Hasol ; yayın yönetmeni Burçin Yılmaz ; kapak tasarımı Deniz Dokgöz.

By: Hasol, Doğan, 1937- [author.]Contributor(s): Yılmaz, Burçin [publishing director.] | Dokgöz, Deniz [cover designer.]Material type: TextTextLanguage: Turkish Series: YEM Yayın ; 267:29.Publisher: Şişli, İstanbul : YEM Yayınları, 2019Manufacturer: Kağıthane, İstanbul : Ofset Yapımevi. Edition: Birinci baskıDescription: 160 pages : illustrations, plans ; 23 cmContent type: text Media type: unmediated Carrier type: volumeISBN: 9786058081109 (paperback)Subject(s): Architecture -- History | Architecture -- Aesthetics | Architecture -- PhilosophyLOC classification: NA2500 .H37 2019Subject: Mimarlık, mühendislik, tasarım, kültür, sanat vb. konu başlıklarında kitaplar yayımlayan YEM Yayın’ın, Mimarlık Denince… adlı yeni kitabı çıktı. Mimarlık Denince...’de Doğan Hasol, mimarlığın çeşitli alanlarında 60 yıla yakın bir süreçte edindiği deneyimlerin ışığında “mimarlığın ne olduğunu” ayrıntılarıyla anlatıyor; hattâ aykırı örneklerle, “ne olmadığını” da. Mimarlığı çeşitli yönleriyle, mimar adaylarına ve konuya ilgi duyanlara yalın bir dil ve kurgu ile anlatıyor. Mimarlığın felsefe, sanat, tarih, teknoloji, malzeme, siyaset, çevre, kent vb. dallarla ilişkilerini de ortaya koyarak aktaran Doğan Hasol mimarlığa ilişkin özetle şunları söylüyor: “Mimarlık dünyanın en eski mesleklerinden biridir. Buna karşılık toplumda, hak ettiği şekilde bilinir olduğu söylenemez. İnsanlar sürekli olarak mimarî çevrelerde yaşarlar: ev, okul, sokak, mahalle, parklar, kentler vd… Bunların tümü mimarî mekânlardır, ne var ki insanlar çoğu kez, mimarî mekânlarda yaşadıklarının farkında bile değildir... Mimarlık, soyut bir bireşim (sentez)dir. Bileşenleri, MÖ 1. yüzyıldan bu yana en basit tanımıyla ‘işlevsellik, dayanıklılık, estetik’ olarak kabul edilir. İyi mimarlık için bu bileşenlerden hiçbirinin yetersiz düzeyde olmaması gerekir...Bir binayı ya da yapıyı, sıkça rastlandığı gibi, ‘güzel’ ya da ‘çirkin’ sıfatlarıyla yorumlamak anlamsızdır. Bu tür öznel (subjektif) yaklaşımlarla yapılan yorumlar belki yorumu yapanın mimarlık bilgisi ve kültürel düzeyi konusunda fikir verebilir, ama yapının mimarî eleştirisi olarak bir değer taşımaz... Mimarlık, zaman ve mekânda gelişir. Mimarî birikim geçmiş dönemlerin, uygarlıkların, tarihin de en somut yansımalarını gözler önüne serer... O anlatımın içinde kentin çevresel ve coğrafi özellikleri ve topoğrafyası da vardır. Mimarlık, sürekli değişen dünyanın anlatımıdır; toplumsal, siyasal, bilimsel, kültürel, teknolojik, sanatsal gelişmelerin, kavramsal çatışmaların çok boyutlu olarak somutlaşmış yansımasıdır...”
Item type Current library Shelving location Call number Status Date due Barcode
Books MEF Üniversitesi Kütüphanesi
Genel Koleksiyon NA 2500 .H37 2019 (Browse shelf (Opens below)) Available 0018523

Includes bibliographical references (pages 156-157) and index (pages 158-160).

Mimarlık, mühendislik, tasarım, kültür, sanat vb. konu başlıklarında kitaplar yayımlayan YEM Yayın’ın, Mimarlık Denince… adlı yeni kitabı çıktı. Mimarlık Denince...’de Doğan Hasol, mimarlığın çeşitli alanlarında 60 yıla yakın bir süreçte edindiği deneyimlerin ışığında “mimarlığın ne olduğunu” ayrıntılarıyla anlatıyor; hattâ aykırı örneklerle, “ne olmadığını” da. Mimarlığı çeşitli yönleriyle, mimar adaylarına ve konuya ilgi duyanlara yalın bir dil ve kurgu ile anlatıyor. Mimarlığın felsefe, sanat, tarih, teknoloji, malzeme, siyaset, çevre, kent vb. dallarla ilişkilerini de ortaya koyarak aktaran Doğan Hasol mimarlığa ilişkin özetle şunları söylüyor: “Mimarlık dünyanın en eski mesleklerinden biridir. Buna karşılık toplumda, hak ettiği şekilde bilinir olduğu söylenemez. İnsanlar sürekli olarak mimarî çevrelerde yaşarlar: ev, okul, sokak, mahalle, parklar, kentler vd… Bunların tümü mimarî mekânlardır, ne var ki insanlar çoğu kez, mimarî mekânlarda yaşadıklarının farkında bile değildir... Mimarlık, soyut bir bireşim (sentez)dir. Bileşenleri, MÖ 1. yüzyıldan bu yana en basit tanımıyla ‘işlevsellik, dayanıklılık, estetik’ olarak kabul edilir. İyi mimarlık için bu bileşenlerden hiçbirinin yetersiz düzeyde olmaması gerekir...Bir binayı ya da yapıyı, sıkça rastlandığı gibi, ‘güzel’ ya da ‘çirkin’ sıfatlarıyla yorumlamak anlamsızdır. Bu tür öznel (subjektif) yaklaşımlarla yapılan yorumlar belki yorumu yapanın mimarlık bilgisi ve kültürel düzeyi konusunda fikir verebilir, ama yapının mimarî eleştirisi olarak bir değer taşımaz... Mimarlık, zaman ve mekânda gelişir. Mimarî birikim geçmiş dönemlerin, uygarlıkların, tarihin de en somut yansımalarını gözler önüne serer... O anlatımın içinde kentin çevresel ve coğrafi özellikleri ve topoğrafyası da vardır. Mimarlık, sürekli değişen dünyanın anlatımıdır; toplumsal, siyasal, bilimsel, kültürel, teknolojik, sanatsal gelişmelerin, kavramsal çatışmaların çok boyutlu olarak somutlaşmış yansımasıdır...”