Vatan dediler / Talip Apaydın ; genel yayın yönetmeni Kenan Kocatürk ; yayına hazırlayan Öner Yağcı ; kapak resmi Aydın Toprak Apaydın.
Material type:
Item type | Current library | Shelving location | Call number | Copy number | Status | Date due | Barcode |
---|---|---|---|---|---|---|---|
Books | MEF Üniversitesi Kütüphanesi | Genel Koleksiyon | PL 248 .A63 V38 2016 (Browse shelf (Opens below)) | Available | 0022981 |
Browsing MEF Üniversitesi Kütüphanesi shelves, Shelving location: Genel Koleksiyon Close shelf browser (Hides shelf browser)
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
No cover image available |
![]() |
||
PL 248 .A63 S375 2013 Sarı traktör / | PL 248 .A63 T69 2016 Toz duman içinde / | PL 248 .A63 T88 2007 Tütün yorgunu / | PL 248 .A63 V38 2016 Vatan dediler / | PL 248 .A63 Y373 2008 Yarbükü / | PL 248 .A63 Y69 2008 Yoz duvar / | PL 248 .A66 H46 2020 Henüz tanışmadık / |
Anadolu insanının 1918’lerden günümüze kadar devlet içindeki yerini, gelişimini çeşitli katmanlarla ilişkilerini, belki de bunlarla hesaplaşmalarını anlatan bu kitapta Kurtuluş Savaşı’nda kemiği, kanı ve teri bulunan Anadolu insanının özverisi, insanlığı, çabasını ama aynı zamanda yalnızlığını, çaresizliğini bulacaksınız.
Köyden gelen bir yazar olarak Toz Duman İçinde / Vatan Dediler / Köylüler adlı roman üçlemesinin yazılmasını boynuma borç bildim ve yirmi yıl bu ağırlığı içimde taşıdım. Yazmadan bu borçtan kurtulamayacağımı anladım. 1918’lerden günümüze kadar Türk köylüsünün devlet içindeki ve temeldeki yerini, gelişimini çeşitli kahramanlarla ilişkisini irdelemeyi amaçladım. Belki bir hesaplaşma bu; sömürücü sınıflarla, aydınlarla ve yöneticilerle…
Köylümüzün yalnızlığını, umarsızlığını çocukluğumda bizzat kendim yaşadım.
On altı yıl askerlik yapan, Birinci Dünya Savaşı’nın, Kurtuluş Savaşı’nın tüm cephelerinde tetik çeken ve yaralı olarak köye dönünce topraksız, işsiz, ekmeksiz kalan bir köylünün oğluyum. Çocukluğum onu dinleyerek geçti. 1938’de Köy Öğretmen Okulu (sonradan Köy Enstitüsü) öğrencisi olduğum gün “Bu devlet seni okutuyor ya, tüm çektiklerim, tüm akıttığım kan ve ter helal olsun” dediğini unutamam.
Ne kadar isterdi, kendisi söylesin ben yazayım ve ondan doğrudan yararlanayım. Ama o yaşlarda bunun önemini yeterince kavrayamadım; sonradan anlayabildim ancak. Gene de onun anılarından çok şeyler kattım romanıma.
Bu romanlarımı Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin temelinde kemikleri, kanı ve teri bulunan, bugün çoğunun adı bile bilinmeyen o unutulmuş insanların anısına sunuyorum. Onlardan birisiydi benim babam.