Faşizm, ırkçılık, ayrımcılık yazıları / Samir Amin, Bertolt Brecht, Umberto Eco, Pierre Milza, William I. Robinson ; derleyen Sibel Özbudun, Temel Demir ; kapak tasarım İlknur Açıkdilli.
Material type:
Item type | Current library | Shelving location | Call number | Copy number | Status | Date due | Barcode |
---|---|---|---|---|---|---|---|
Books | MEF Üniversitesi Kütüphanesi | Genel Koleksiyon | JC 481 .A55 2015 (Browse shelf (Opens below)) | Available | 0008310 |
Browsing MEF Üniversitesi Kütüphanesi shelves, Shelving location: Genel Koleksiyon Close shelf browser (Hides shelf browser)
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
||
JC 480 .M3719 2019 Demokrasi dışı siyaset : otoriterlik, diktatörlük ve demokratikleşme = Non-democratic politics : dictatorship, authoritarianism, and democratization / | JC 480 .V37 2023 Cennetin dibi : modern zamanlarda eğlencelik hayat / | JC 480 .V3719 2023 Cehenneme övgü : gündelik hayatta totalitarizm / | JC 481 .A55 2015 Faşizm, ırkçılık, ayrımcılık yazıları / | JC 481 .E2819 2016 Faşizmin analizi / | JC 481 .F5619 2019 Faşizmden popülizme = From fascism to populism in history / | JC 481 .F5619 2019 Faşizmden popülizme = From fascism to populism in history / |
Includes bibliographical references.
XXI. yüzyılın ilk çeyreğinde faşizm, ırkçılık, ayrımcılık -şeytan üçgeni- insan(lık)ın acil gündem maddelerini oluşturmaya başlarken; Umberto Eco'nun, "Faşizmin maskesini düşürmek ve ona her an dikkatli olmak" vurgusuyla, "Özgürlük ve kurtuluş asla sonu gelmeyecek bir görevdir. Sloganımız şu olsun: 'Unutmayın'" diye eklemesi boşuna değil. Çünkü Samir Amin'in, "Çağdaş kapitalizmin krizi ile faşizmin siyasi sahneye dönüşünü birbirine bağlaması tesadüfi değil"dir. Faşizm yalnızca şiddet değildir; sermayenin saldırgan politikalarının toplamıdır; faşist yasalar, faşist eğitim, faşist yönetmelik, faşist ekonomi politikalar ve benzeridir. Ayrıca faşizm, herhangi bir şiddet değil tekelci sermayenin şiddetidir; yaşamın tepeden tırnağa sermayenin ihtiyaçlarına göre düzenlenmesidir... Ve tekelci dönemde kapitalist devlet(ler)in gittikçe otoriter bir biçim aldığı görülmelidir. Parlamentoların öneminin azalması ile yürütmenin gittikçe güç kazanması, biçimsel dahi olsa hukuki düzenlemelere riayet etmeyen hükümetler ve sosyal hakların kapsamının gittikçe daralması istisna olmaktan çıkan bu devlet biçiminin bazı özellikleridir. Kuşkusuz, kapitalist devlet başından beri otoriter bir devlet biçimine meyilliydi ancak sınıf mücadeleleri ve dünya konjonktürü dolayımıyla bu eğilim sınırlanmaktaydı. Kapitalist devlete içkin bu otoriterlik "olağanüstü" koşullarda, ekonomik, siyasal ve toplumsal kriz koşullarında, düzeni yeniden tesis etmek için devreye giriyordu. Bu durum liberaller tarafından "istisna hâl" olarak tanımlansa da; neo-liberalizm ile istisna olmaktan çıkıp bir "kural" hâline dönüşen kaçınılmazlıktı! Ancak otoriterliğin de olduğu yerde durması mümkün değildi; yani otoriter olanının totalitere yönelmesi bir zarurettir. Elbette ki "önlenebilir" bir "zaruret"... Bu kitapta yer alan makaleler, bu zaruret ve "önlenebilirliği"ni tartışmaktalar...