Rumeli'de hazan mevsimi / Mehmet Necati Demircan.

By: Demirci, Mehmet Necati [author.]Material type: TextTextLanguage: Turkish Series: Akçağ Yayınları ; Roman ; 1342.Ankara : Akçağ Basım Yayım Pazarlama A.Ş., 2015©2015 Edition: Birinci baskı : Ankara, Aralık 2015Description: 508 pages ; 21 cmContent type: text Media type: unmediated Carrier type: volumeISBN: 9786053422563 (paperback)Subject(s): Turkish fiction | Turkish literature | Authors, TurkishLOC classification: PL248.D46566 R86 2015Awards: İlesam-Akçağ Roman Yarışması Birincisi, 2014.Summary: En güzel gökyüzünün altında en güzel yeryüzünde yaşıyoruz. Bu muhteşem coğrafyada yaşamanın bir bedeli var ve bu bedeli yüzyıllardır ödüyoruz. Yüz yıl önce yaşanış hazin bir dönem anlatılıyor bu romanda. Balkan Savaşı'nın hüzünlü hatıralarını dedelerimizden dinleyerek büyümüş bir nesiliz. Bu romanda Rumeli'de yüzyıllarca Osmanlı idaresinde, Osmanlı coğrafyasının en güzel topraklarında kardeşçe yaşayan halkların Osmanlıya karşı nasıl kışkırtıldığı, nasıl silahlandırıldığı ve Rumeli'nin kaynayan bir kazana dönüştürüldüğü anlatılmaktadır. Bu kötü gidişin sorumlusu olarak istibdat idaresini gören Osmanlı aydınları kurtuluş için bir araya gelerek gizli bir teşkilat olan İttihat ve Terakki Cemiyetini kurdular. İttihatçılar, İstibdat idaresine son verilince ülkede sağlanan özgür ortamda her şeyin güllük gülistanlık olacağını düşündüler. Meşrutiyetin ilanı için 1908'de Resneli Niyazi Bey ve Enver Bey dağa çıktılar. Arkalarında büyük halk desteği bulan İttihatçılar II. Meşrutiyetin ilanını sağladılar. Meşrutiyetle birlikte hürriyetin sihirli değneği hayatlarına dokunacak bütün sorunlar çözülüverecekti fakat olmadı. Meşrutiyetin getirdiği haklarla ülkedeki azınlıklar daha iyi teşkilatlandılar, silahlandılar. Zaman geldi, Bulgaristan, Yunanistan, Sırbistan ve Karadağ, Osmanlı Devletine savaş açtı. Osmanlı ordusu hazırlıksızdı, ülke ekonomisi perişandı. Balkanlardaki ağır silahlar daha önceden Yemen Cephesine gönderilmişti. Ordunun büyük bir kısmı terhis edilmişti. Büyük bir hezimet yaşandı. İttihatçıların doğup büyüdükleri topraklar iki ay içinde kaybedilmişti. Bulgar ordusu Çatalca önlerindeydi. Üstüne üstlük bir de kolera... Bütün bunlar yaşanırken İstanbul'da iktidar oyunları, entrikalar, ihanetler... Aç, perişan, gururu kırılmış çaresiz ve umutsuz bir halk... Yüz yıl sonra oyuncular değişmiş ama senaryo aynı...--Back cover.
Item type Current library Shelving location Call number Copy number Status Date due Barcode
Books MEF Üniversitesi Kütüphanesi
Genel Koleksiyon PL 248 .D46566 R86 2015 (Browse shelf (Opens below)) Available 0008972

En güzel gökyüzünün altında en güzel yeryüzünde yaşıyoruz. Bu muhteşem coğrafyada yaşamanın bir bedeli var ve bu bedeli yüzyıllardır ödüyoruz. Yüz yıl önce yaşanış hazin bir dönem anlatılıyor bu romanda. Balkan Savaşı'nın hüzünlü hatıralarını dedelerimizden dinleyerek büyümüş bir nesiliz. Bu romanda Rumeli'de yüzyıllarca Osmanlı idaresinde, Osmanlı coğrafyasının en güzel topraklarında kardeşçe yaşayan halkların Osmanlıya karşı nasıl kışkırtıldığı, nasıl silahlandırıldığı ve Rumeli'nin kaynayan bir kazana dönüştürüldüğü anlatılmaktadır. Bu kötü gidişin sorumlusu olarak istibdat idaresini gören Osmanlı aydınları kurtuluş için bir araya gelerek gizli bir teşkilat olan İttihat ve Terakki Cemiyetini kurdular. İttihatçılar, İstibdat idaresine son verilince ülkede sağlanan özgür ortamda her şeyin güllük gülistanlık olacağını düşündüler. Meşrutiyetin ilanı için 1908'de Resneli Niyazi Bey ve Enver Bey dağa çıktılar. Arkalarında büyük halk desteği bulan İttihatçılar II. Meşrutiyetin ilanını sağladılar. Meşrutiyetle birlikte hürriyetin sihirli değneği hayatlarına dokunacak bütün sorunlar çözülüverecekti fakat olmadı. Meşrutiyetin getirdiği haklarla ülkedeki azınlıklar daha iyi teşkilatlandılar, silahlandılar. Zaman geldi, Bulgaristan, Yunanistan, Sırbistan ve Karadağ, Osmanlı Devletine savaş açtı. Osmanlı ordusu hazırlıksızdı, ülke ekonomisi perişandı. Balkanlardaki ağır silahlar daha önceden Yemen Cephesine gönderilmişti. Ordunun büyük bir kısmı terhis edilmişti. Büyük bir hezimet yaşandı. İttihatçıların doğup büyüdükleri topraklar iki ay içinde kaybedilmişti. Bulgar ordusu Çatalca önlerindeydi. Üstüne üstlük bir de kolera... Bütün bunlar yaşanırken İstanbul'da iktidar oyunları, entrikalar, ihanetler... Aç, perişan, gururu kırılmış çaresiz ve umutsuz bir halk... Yüz yıl sonra oyuncular değişmiş ama senaryo aynı...--Back cover.

İlesam-Akçağ Roman Yarışması Birincisi, 2014.